Yunus b. Meysere :
Tâbiînden hadîs âlimi.
Künyesi Ebû Ubeyde’dir. Şam’da yaşamıştır. A’mâ idi. Vasile bin Eska’, İbni
Ömer, Abdullah bin Bişr, Muâviye,
Ebû İdris Havlânî, Ümmûdderdâ ve daha birçok âlimden ilim öğrenip,
hadîs-i şerîf rivâyet
etmiştir. Kendisinden ise Amr bin Vâkıd. Hâlid bin Zeyd, Sa’îd bin Abdülazîz,
Süleymân
bin Utbe, Evzâî ve daha
birçok âlim ilim alıp hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir. Ebû Dâvûd, Darekutnî,
İbn-i Hibban ve İbn-i Sa’d
onun sika (güvenilir) bir âlim olduğunu bildirmişlerdir. Yûnus bin Meysere Şam
Câmiînde Kur’ân-ı kerîm
okurdu. Heysem bin îmran diyor ki, “Yûnus bin Meysere bir gün güneş batarken
şöyle duâ ediyordu: “Yâ
Rabbi! Bana senin yolunda şehîd olmayı nasîb et.” Onun bu duâsına çok
şaşırırdım. Çünkü nasıl
şehîd olacaktı. Zira a’mâ idi. Bir müddet sonra işittim ki, 132 (m. 749)
senesinde
Abdullah bin Ali’nin Şam’a
girdiği sırada şehîd edilmişti. Daha sonra şehîd edenler onun için
ağlamışlardı.”
Vefâtında 120 yaşında
olduğu rivâyet edilmektedir.
Abdurrahmân bin Velîd diyor
ki, “Yûnus bin Meysere’den işittim, ölüm sırasında şu beyitleri
söylüyordu: “Sâlih insanlar
gitti. Geriye bu pis zamanın insanlarının kötü kokusu kaldı.”
Birçok Sahâbîden (r.anhüm)
hadîs rivâyet etmiştir. Yûnus bin Mesleme’nin Hz. Muâviye’den rivâyet
ettiği hadîs-i şerîfte:
“Hayr kalbe sükûnet verici, şer ise çarpıntı doğurucudur.” buyurulmuştur.
Vasile bin el-Eska’dan
(r.a.) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte: “Ey benim Allahım, muhakkak filân bin
filan
senin koruman altındadır.
Kabir fitnesini ve Cehennem azâbını anladı. Sen vefâ ve hak sahibisin.
Ey Allahım onu mağfiret et
ve ona rahmet et. Şüphesiz sen Gafur ve Rahimsin” buyuruldu.
Kendisinin Ebû İdris
Havlânî’den, onun da Ebüdderdâ’dan (r.a.) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte: “Kişi
evinden çıkıp bir hasta
kardeşini ziyâret ettiği zaman, Allahü teâlânın rahmetine dalar. Hasta
bir kardeşinin yanında
oturunca, Allahü teâlânın rahmeti onu kaplar” buyuruldu. Muâz bin Cebel’den
(r.a.) şu hadîs-i şerîfi
rivâyet etmiştir: “Rabbim putlara ibadeti men ettikten sonra, şarap
içmeyi ve insanlarla
münâkaşa etmeği de men etti.”
Yine Muâz bin Cebel’den
(r.a.) rivâyetle dedi ki: “Birgün Resûlullah (s.a.v.) fitneleri, büyüklüğünü
ve şiddetini bildirdi. Ali
bin Ebî Tâlib (r.a.) dedi ki: Ondan kurtuluş yolu nedir? Yâ Resûlallah!
Peygamberimiz
(s.a.v.) buyurdu ki:
“Allah’ın kitabıdır. Onda sizden öncekilerin, sonrakilerin ve sizin hâliniz
bildirilmiştir. Onu terk
edenleri Allah’helâk eder. Allahü teâlâdan başkasından hidâyet isteyen,
Allah sapıttırır. O
Allah’ın sağlam bir ipi, hikmetli zikri ve cinlerin duyunca “Bizi hayrette
bırakan,
hidâyete ulaştıran Kur’ânı
dinleyip ona îmân ettik (Cin sûresi âyeti)” dedikleri, lisanların
onun için aynı şeyi
söylediği, o çok okunduğunda bıktırmayandır.”
Ebüdderdâ’dan (r.a.) Rahman
sûresi 29’uncu “Her gün O, bir iş üzere olan” âyet-i kerîmesi’
hakkında rivâyet ettiği
hadîs-i şerîfte: “O’nun işi günah affetmek, bir sıkıntıyı gidermek. Bir kavmi
yüceltmek ve diğerini
alçaltmaktır” buyuruldu.
Yûsuf bin Meysere dedi ki:
Hz. Îsâ (a.s.) buyurdu ki: “Şeytanın kendisi muhakkak dünyâ ile beraberdir.
Hilesi mal ile beraberdir.
Zînetleri heva ve heves (arzular) mal ile beraberdir. Neticeye ulaşması
da şehvetlerdedir.”
Muhammed bin Muhâcir dedi
ki: Yûnus bin Meysere’nin, “Kardeşlerim nerede? Arkadaşlarım nerede?
Muallimler gitti ve geride
talebeler kaldı. Yemek verenler gitti ve geride yiyenler kaldı” dediğini
duydum.
Buyurdu ki:
“Hikmet der ki, Ey Âdemoğlu
beni aramak istersen şu iki sözde bulursun: Bildiğin iyi işleri yap. Bildiğin
kötü işleri terk et.”
“Levh-il-mahfûzda yazılıdır
ki: Muhakkak, şüphesiz Ben, Allahım, Rahman ve Rahîm olan Ben’den
başka ilâh yoktur. Ben
merhamet ederim ve çok çok rahmet ederim. Rahmetim gadâbımı, affım
cezalandırmamı
aşmıştır.”
Kaynaklar:
----------------------
1) Hilyet-ül-evliyâ cild-5,
sh-250
2) Tehzîb-üt-tehzîb
cild-11, sh-448
3) El-Kâşif cild-3, sh-305